7 Mayıs 2006

liseye ağıt

Liseyi çok özlüyorum ya... Belki de yedi yıl aynı arkadaşlarla ve aynı hocalarla geçtiği için, artık birbirimize bir ana, baba, kardeş gibi yakın olduğumuzdandır, kim bilir... Liseyi özlüyorum ya... Son iki senedeki çalkantılı ilişkimize rağmen Canan hocayı özlüyorum, şu anki espri anlayışımı borçlu olduğum, en pratik çözümleri kendisinden öğrendiğim Turgut hocayı özlüyorum...

Liseyi özlüyorum ya... Ilgaz'la milletten para toplayıp, sonra pasta alıp, deniz kıyısına gidip yemeyi ve bu para topladığımız zamanların hiçbirinde benim ve Ilgaz'ın para vermemiş olmamızı özlüyorum... Deneme sınavlarından sonra sinemaya gitmeyi, Burak'la evden okula, okuldan eve giderken yaptığımız sohbetleri, her defasında yeniden memleketi kurtarmaya çalışmamızı, ve her defasında bıkmadan usanmadan tartışmayı özlüyorum...
Liseyi özlüyorum ya, yazları Dim çayına gitmeyi, elbiselerle suya girmeyi özlüyorum.. Kışınsa yaylaya çıkmayı özlüyorum.. Öğle araları eve gelip, annemin yemeklerini yemeyi özlüyorum.. Liseyi özlüyorum ya... Sabahları kılık kiyafet kontrolü sırasında bir haftadır kesmediğim top sakalımı saklamayı, ve hatta bunu farkeden hocanın bağrışlarını bile özlüyorum.. Aynı zamanda disiplin kurulu başkanı olan kimyacı Gülseren hocanın dersinde geometri çözerken yakalanmayı, hocanın kitabımı rehin almasını ve o dersi bana saymakla geçirmesini özlüyorum... Ya liseyi, hocaları, ve en önemlisi arkadaşlarımı özlüyorum. Hepsiyle halen görüşsem de -bu cumartesi Serkan, Burak ve Kuşçu buluştuk, Kuşçu'nun İstanbul'dan gelmesi sebebiyle- ne yazık ki hiçbir şey eskisi gibi olamaz.... Olmuyor, olamıyor......

Hiç yorum yok: