25 Mayıs 2006

çimlerrr




Yaww, çimlerde ders çalışmak da ne zormuş yaaa... Ya kitaba böcek konar, ya karınca sürüsü kağıtlardan geçer, olmadı silgini götürmeye çalışırlar. Ya da bir karga gelir, yaslandığın ağacın tepesine yerleşir, başlar ötmeye... Küfredersin, küfredersin gitmez.. Cani oldum yaa, içim dışım karınca mahlukatı doldu offff... Bu arada değişik bi link buldum veriyim: vazgeçtim... :D

24 Mayıs 2006

minä rakastan sinua(*) lordi


Güzel bi şarkıyla, farklı bir stille birinci olarak, benim de yaşam felsefeme uyan bir şekilde "herkesten farklı olarak" kazandığınız eurovision galibiyetinden dolayı sizi yürekten kutluyorum...

eurovision fan berkhan
(*) fince'de seni seviyorum demek...

22 Mayıs 2006

?

ne zamandır görmüyorum seni.. bi dakika, en son ağustosta mı ne görmüştüm, yok yok eylüldü sanki. önce sen gitmiştin, sonra ben. o kadar istemiştim ki aramıştın beni, yüreğim pır pır etmişti sonra. seni görmediğim her an, senden nefret etmeye çalışıyorum. tek suçun o. yani suçsuzsun. bilmiyosun. ama ben kendime kızamıyorum, senden nefret etmeye çalışıyorum, ne mümkün. sürekli o yıl aklıma geliyor. hayatımın en güzel yılı diyorum her açıdan. sadece sen değil, onlar da... ama şimdi hiçbiriniz yoksunuz. ben hepinizden nefret etmek istiyorum. niye yoksunuz? senden aldığım tek hatırayı da, -bizi birleştiren- geçenlerde kaybettim. yine başa döndük yani. sen artık bana yine eskisi gibi çok uzaksın, kilometrelerce. senden nefret etmek istiyorum, ne mümkün. kendimi değil seni seçsem de kurban olarak, bu yolda iki ölen de benim. ben ve bendeki sen, yine ben...

19 Mayıs 2006

eurovision

Küçüklüğümden beri Eurovisionlar bana hep ilginç gelmiştir ve hep takip ederim. Sertab'dan önce de takip ediyordum ama tabi bizim şarkılar dandik olduğundan, daha minimal iddialarla izliyodum... Sertab'a kadar...

günlerden riga'daki eurovision gecesi...

o gün bizim arkadaşlarla, dersaneden çıkınca deniz kenarına gitmiştik.. Arada öyle yapardık, sıkıldığımızda bi şeyler alır; deniz kenarına gider, oturur, muhabbet ederdik.. O gün de sanki bi arkadaşın doğum günü mü neydi... Pasta aldığımızı hatırlıyorum, saat ilerliyordu 6,7,8... Benim içim içimi yiyodu... "Hadi oluum örovizyon :) var laaa, hadi gideeeelim" Ama nedense oturup, kalmıştık.. Burak gitarını da getirmişti,... Deeeeerken saat 10 olmuştu. Bizimkiler "artık gidebiliriiiiz :))))" dedikten sonra baktım saat 10'u geçti, Sertab'ın da ilk sıralarda olduğunu biliyorum. Dedim bizim eve gitmeye kalksam, şimdi ben gidene kadar Sertab çoktaaan çıkmış olur... O yüzden babaannemlere gitmiştim, onlar da zaten izliyolarmış.. Ben de onlara katıldım.. Benden 3-4 dakika sonra Sertab çıkmıştı.. Dedem benden daha heyacanlıydı, alkışlar falan; babaannem de öyle..

derkeen, sıra puanlamaya gelmişti.. Tabi, bizde müthiş bir heyecan, hatta bi ara ümidimi bile kesmiştim.. ama mutlu son, birinci olmuştuk.. Hemen bizim arkadaşlar beni mesaj yağmuruna boğmuştu... Çok mutluydum..

o heyecanla çook mutlu bi şekilde eve dönmüştüm...

14 Mayıs 2006

cüce olmak


Küçükken korkardım cücelerden. Çünkü sanki çocukmuş da byükmüş gibi falan gelirdi onlar bana... Daha sonra biraz daha büyüyünce orta okulda falan, cüce olsam nasıl olurdu diye düşünmeye başladım. Daha doğrusu kendimi onların yerine koymaya çalıştım.. Sanırım bizim okulda iki tane cüce kardeş olmasından dolayı bu cüce konusu beni ilgilendirmişti o zamanlar. Biri benle yaşıttı, diğeri bir üst sınıftaydı. Bunlar okulun serseri takımıyla gezerdi, hatta çete reisi gibiydiler. Yanlarında hep iri yarı tipler olurdu. Bunlarla aynı serviste olduğumuzdan aram iri sayılırdı.. Bi keresinde sen cüce misin diye sormuştum küçük olana - şimdi kendimi nasıl suçlu hissediyorum... Hemen reddetmişti.. Ondan sonra hiç açmadım o konuyu. Ama cüceler hala ilgimi çeker; hala onlardan biraz korkar ve çeknirim...

13 Mayıs 2006

Osmanlı?

Sizi bilmem ama, ben Osmanlı saltanatının devam etmesini isterdim. Böyle nasıl İngiltere'de halk kraliçelerini delice seviyosa, ben de o şekilde siyasi olmayan yaşlı tonton bi padişahı deli gibi sevmek isterdim. Onun doğumgününü tüm halkla birlikte kutlamak ve öldüğünde üzülmek isterdim...
Keşke saltanatı kaldırarak bu zevkimizi elimizden almasalardı ve keşke padişahlarımız bu durumu zaruri hale getirmeselerdi...

11 Mayıs 2006

@kütüphane

Ya insanlar kütüphanede nasıl bu kadar gürültü çıkarmayı başarıyor ya anlaması zor... Hele ikinci kata dizüstü getirenleri anlamıyorum. Bugün ben güzel güzel çalışırken, bi kız geldi oturdu önümdeki masaya.. Açtı dizüstünü, taktı fişini.. Sonra bir gürültüdür dayanılır gibi değil dizüstünden gelen. Derken kız bi şeyler yazmaya başladı, tık tık tık.. Tabi benim bütün konsantrasyon gitti, habire dönüğ kıza bakıyom falan, soora bi hışımla topladım eşyaları, kıza tip tip bakıp başka masaya gittim... Ya ne şanssızım yaaa....

8 Mayıs 2006

bekle beni italya

Seni başında İtalyanca alırken aklımda sadece geçen dönemden kalan bi seçmeliyi bu şekilde tamamlamak vardı. Kim derdi ki benim yazın İtalya'ya gideceğimi... (acaba İspanyolca alsam İspanya'ya mı gitcektim, tühhh) Evet, bu hafta içinde pasaportumu alıyorum... Bu yaz benim için çok güzel ilklere tanıklık edecek ya, çooook mutluyum. İlk defa uçağa binecem, ilk defa yurt dışına çıkacam... İtalya'da 3 hafta kalacam inşallah, Bari'de 2 hafta, 1 haftasında da Bari'ye yakın şehirlere Napoli, Floransa ve ROMA'ya gidecem.. Melekler ve Şeytanlar'ı okuduumdan beri görmek istediğim Roma'yı sonunda görecem bu yaz... Colesseo'yu, heykelleri, Vatikan'ı hepsini görecem.... Çoook mutluyum...

7 Mayıs 2006

liseye ağıt

Liseyi çok özlüyorum ya... Belki de yedi yıl aynı arkadaşlarla ve aynı hocalarla geçtiği için, artık birbirimize bir ana, baba, kardeş gibi yakın olduğumuzdandır, kim bilir... Liseyi özlüyorum ya... Son iki senedeki çalkantılı ilişkimize rağmen Canan hocayı özlüyorum, şu anki espri anlayışımı borçlu olduğum, en pratik çözümleri kendisinden öğrendiğim Turgut hocayı özlüyorum...

Liseyi özlüyorum ya... Ilgaz'la milletten para toplayıp, sonra pasta alıp, deniz kıyısına gidip yemeyi ve bu para topladığımız zamanların hiçbirinde benim ve Ilgaz'ın para vermemiş olmamızı özlüyorum... Deneme sınavlarından sonra sinemaya gitmeyi, Burak'la evden okula, okuldan eve giderken yaptığımız sohbetleri, her defasında yeniden memleketi kurtarmaya çalışmamızı, ve her defasında bıkmadan usanmadan tartışmayı özlüyorum...
Liseyi özlüyorum ya, yazları Dim çayına gitmeyi, elbiselerle suya girmeyi özlüyorum.. Kışınsa yaylaya çıkmayı özlüyorum.. Öğle araları eve gelip, annemin yemeklerini yemeyi özlüyorum.. Liseyi özlüyorum ya... Sabahları kılık kiyafet kontrolü sırasında bir haftadır kesmediğim top sakalımı saklamayı, ve hatta bunu farkeden hocanın bağrışlarını bile özlüyorum.. Aynı zamanda disiplin kurulu başkanı olan kimyacı Gülseren hocanın dersinde geometri çözerken yakalanmayı, hocanın kitabımı rehin almasını ve o dersi bana saymakla geçirmesini özlüyorum... Ya liseyi, hocaları, ve en önemlisi arkadaşlarımı özlüyorum. Hepsiyle halen görüşsem de -bu cumartesi Serkan, Burak ve Kuşçu buluştuk, Kuşçu'nun İstanbul'dan gelmesi sebebiyle- ne yazık ki hiçbir şey eskisi gibi olamaz.... Olmuyor, olamıyor......

6 Mayıs 2006

telefonum wc ye düştü

evet.. bugün saat 5.40 sıralarında, sifonu çekmemin akabinde telefonum cebimden kaydı ve wc te düştü.. kurtaramadım.. bütün numaralarım gitti.. offfff :((((

Mayfest'te iyice concon olduk

Üç gündür bahar şenliğini kutluyoruz. Ama ne kutlamak.. Gündüzleri şenlik alanındayız, geceleri de konserde. Ne kadar konser varsa hepsine gittik.. Duman, Gülşen, Bengü.. Dün şenliklerin son günüydü. Ben artık bu gece hayatta çıkmam diyodum ki Hüseyin'in ısrarlarıyla yine gittim. Ama bu sefer Bilkent sarmadı, ver elini ODTÜ diyerek Yeni Türkü konserine gittik ordaki... (Adnan'ın arkadaşı sağolsun.. :D) Her ne kadar dönmek i söylemese de baya eğlendik. (Burak'la görüşmeye çabaladım, ama olmadı..) Bu da yetmezmiş gibi dönüşte de 76 çimlerde uyuduk.. Sonra da komedi filmleri gösterimine gittik... Burda kapıdaki adam içkiliyiz diye bizi almıyodu ki Yavuz'un bina sorumlusunu tanıması sayesinde buraya da girebildik... Öff ne çok torpil yaptırmışız bi gecede...

3 Mayıs 2006

sibel'le


sağdaki fotoğraf 7 nisan'da (sibel'in doğumgünüden bi gün önce) çekildi. sibel'le hasret gidermek maksadıyla dışarı çıkıp, önce içip, sonra sinemaya gidip, sonra da benim ısrarlarımla fotoğraf çekildik (ya da çekindik)...

soldaki fotoğraf ise bundan yaklaşık iki sene önce çekildi. yer sibel'in odası... türlü şebeklikler peşinde olan biz sibel'in webcam'ine bakarak dil çıkarmışız. nedenini tam hatırlamasam da muhakkak vardır bi nedeni bu hareketin...

ve şimdi bu iki fotoğrafa baktığımda, iki sene gibi kısa bi sürede ne kadar değişmişiz diyorum... kim bilir on sene sonra nasıl olacağız??


yine de seviyorum be...

ya her şeye rağmen, mayfest zamanı ödevlere, lablara, lab prelerine, sunumlara, projelere rağmen seviyorum ben bu bölümü... çünkü siz varsınız dostlarım, iyi ki de varsınız... her şey için teşekkürler..
@02.59 am , circuit hw9

2 Mayıs 2006

gazi çocuk yurdu'nda... (3)

bu hafta yurda gittiğimizde dört kardeşle tanıştık. yeni gelmişler yurda... ilginç olansa adları:
cebrail
mikail
isa
meryemana

gazi çocuk yurdu'nda... (2)

gönüllü projeleri bu yüzden seviyorum. çünkü gayet de çift yönlü bir alış-veriş oluyo burada yaptığınız. belki de bu yüzden öylesine başladığım gönüllülük hayatım 8 aydır devam ediyor.
aslında ben size şimdi biraz Salih'ten bahsetmek istiyorum. bizim gazi çocuk yurdu'ndan bi çocuk. oldukça sevimli, komik... şimdi biz yurtta daha düzenli ve faydalı olabilmek için başlarda çocukları paylaşmıştık, herkes her hafta aynı çocukla ilgilenecekti. böylece onların gelişimini takip edebilecektik. işte ben bu vesileyle salih'le tanıştım. salih biraz zihinsel engelli, bu yüzden de okula gitmiyor. ama ben ilk hafta salih'e onun eğitim almadığını bilmeden okumayı öğretmeye çalışmıştım, baya da ilerlemiştik harflerde... :D
neden sonra, yurt görevlileri bizim sistemi beğenmediler ve çocuklar belirli niteliklerine göre sınıflandırıldı. ben de satranç gurubundayım ve artık salih'le ilgilenmiyorum. ama ne zamandır göremediğim için özlemişim keratayı. bu hafta gördüm bunu. çağırdım, dedim "salih, dostum nerelerdesin, hiç göremedim, ne yaptın, nasılsın" falan diye konuşuyodum, o sırada salih'le ilgilenen arkadş geldi, çağırdı salih'i hadi gel salih falan diye. ama bizimki gitmek istemedi, beni gösterip "o da gelsin" dedi... o an o kadar mutlu oldum ki... küçük bir çocuğun sevgisini kazanmanın, beni bu kadar mutlu edeceğini aylar önce bu projeye başlarken nerden bilebilirdim ki.......

1 Mayıs 2006

hazreti google

iyi ki varsın google. bazen düşünüyorum da sen olmasaydın, hayat ne kadar zor olurdu. sana ne sorsam, bazen doğru cevap olmazsa da hep mantıklı bir cevap verirsin. bazen yıllardır görüşmediğim dostlarımı bana buluverirsin. sen ne kadar iyi birisin.. umarım hayatımdan hiç çıkmazsın.....